• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://www.facebook.com/Haber-Tekniker-1805708642985868/
  • https://www.twitter.com/habertekniker
Turhan KARAKAYA
tkarakaya@habertekniker.com
BİR TEKNİKERİN HAYAT YOLCULUĞU
21/11/2014

Teknisyenlik bir madalyadır teknik adamın göğsünde gururla taşıyacağı… Teknisyenlik ünvanı ayırır başkalarından gerçek teknisyeni. Eğer bir kişi kendineteknisyen diyorsa ;

Yetenekleri vardır, el becerisi çok gelişmiştir, matematik ve fen bilir, iletişim becerisi yüksektir, çözüm odaklı bakabilir, sorun yaratmaz çözüm üretir demektir. Bu öyle bir hayat tercihidir ki, farklı olmayı baştan tercih etmiştir. Hem de hayatının baharında.

Kolay kazanılan unvan, bir meziyet değildir Teknisyenlik. Başlangıcı ilkokul çağlarına dayanır. Hatta daha çocukluk döneminde aileler çocuklarının davranışlarını ve yapmaya çalıştıkları ile yakından ilgilenmelidir potansiyeli açığa çıkarmak için. Eğer çocuk bir oyuncak ile oynamaya değil, o oyuncağın nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyorsa, onu çalıştıran pili, mekanizmayı söküp anlamaya, onarmaya çalışıyorsa, eline geçirdiği her şeyi bir tornavida gibi kullanmaya çalışıyorsa, etrafında olan bitene çok duyarlı ve sorunları çözmeye çalışıyor, hassas düşünüyorsa o çocuk potansiyel bir teknisyendir. Evet; sonradan eğitimle öğrenilen bir davranıştır belki teknisyenlik. Ama yeteneği yoksa, fen ve matematik kabiliyeti yoksa, temel konularda analitik düşünme ve kavrama yeteneği yoksa, genlerinde bu becerinin şifreleri bulunmuyorsa iyi bir teknisyen olmaz o hamurdan. Önce yaradılışında teknisyen olmaya yatkın olmalı kişi. Sonrasında iyi bir aile gözlemi, ardından iyi bir ilkokul gözetimi ve izlenimi, sonrasında da doğru bir rehberlik ile aydınlık bir geleceğe sahip teknisyenin ilk filizleri belirmeye başlar. Başlangıçta iyi sulanır ve yönlendirilirse bu filiz, gölgesinde dinlenilen, verimli meyveler veren, sanayicinin bile sırtını yaslayabileceği, üretimin ve hizmet sektörünün bel kemiği olabilecek nitelikte, ülkemizin gerçekten çok büyük ihtiyaç duyduğu nitelikte bir ağaç olur, bir çınar oluverir. Hepimizin el birliği ile bu filizleri fark edip yönlendirme görevimiz var. İlgili sektörlerde başarı elde etmiş, ustaların, teknisyenlerin, teknikerlerin, teknik öğretmenlerin, mühendislerin ve yöneticilerin o zor yetişen nadide genç fidanları incitmeden, saygı duyarak anlama ve eğitme görevi vardır. Elbette yetişen filizlerin de onlara saygı duyması ve öğrenmeye açık olması ön şartıyla…

İlk öğretim çağı artık yeni eğitim sistemimiz sayesinde ortaokul son sınıfta bitiyor. Malum ilk öğretim artık sekiz yıl. İlk öğretim çağını bitiren, çocukluk döneminden gençlik dönemine adımlarını yeni yeni atma gayreti içinde olan ışıltıyı iyi görmek ve yönlendirmek gerekiyor. İşte tam bu noktada yetenekleri fark edip, bu yeteneklere göre yönlendirmeyi objektif şekilde yapabilen rehber eğitimcilere büyük ihtiyaç var. Elbetteki en iyi rehber anne babalardır.  Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı ile Avrupa Birliği arasında yapılan eğitim işbirliği ile ülkemizin bazı noktalarında MesBil isimli Mesleki Eğitim Bilgilendirme Merkezleri kuruldu. Ailelere ve gelecekte hangi mesleği yapmak istediğini tercih etme aşamasında olan gençlere, bu bilgilendirme merkezlerine gitmesi tavsiye olunur. Öncelikle bir meslek tercihi yapmadan önce Türkiye’de üniversiteye gitme heyecanı içinde olan ve sadece 4 yıllık üniversite (lisans düzeyinde) mezunu olmayı meslek sahibi olmak sayan bir toplum kültürüne sahip olmamıza karşın bu üniversite mezunlarının %60’ın üzerindeki bir kısmının işsiz olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu üniversitelere gitme heyecanı içinde normal liseleri (mesleki niteliği olmayan) tercih edenlerin de %72’sinin üniversiteyi kazanamadığı (Açıköğretim fakülteleri dahil) gerçeğini mutlaka bilmek gerekir. Yani doğru meslek tercihi yaparak, bir altın bilezik takarak, doğru bir yönlendirme ile hem gençlerimiz, hem de ülkemiz gelişimi için büyük yararlar elde etmek mümkün.

Yasal bir unvan olan “Teknisyen” sıfatı, gelişi güzel kullanılamaz. Nasıl ki bir mühendislik eğitimi almamış kişi kendine mühendis diyemez ise, tıp eğitimi almamış kişi kendisine doktor, eczacı, diş hekimi diyemez, ilaç veremez, imza atamaz, muayene ve tedavi edemez ise, gerçekte teknisyenlik eğitimi almamış kişiler de kendisine teknisyen diyemezler. Teknisyen ünvanı almaya hak kazanmayan kişilerin bu ünvanı kullanmaları, tıpkı diğer saygın meslek ünvanlarını kullanamadıklarında olduğu gibi yasadışı bir iş yapmış olur. Öncelikle Teknik eğitimin tercih edilmemesinin ana nedenlerinden en önemlisi bu. Herhangi bir meslek alanında 1-2 ay geçiren birisi rahatlıkla kendine Teknisyen, hatta Tekniker ünvanını veriveriyor. Arkasında nasıl bir yasal dayanağı olduğunu bilmeden üstelik. Dolayısı ile bu ünvanları hak etmeyenler de gelişigüzel kullandıkları için önemi ve saygınlığı bir çırpıda siliniveriyor. Bu duruma sahip çıkma görevi hepimizin. Dikkatli olmazsak mesleki eğitimin saygınlığı giderek düşecektir.

Tabii işin yasal boyutu da var. Şöyle ki; 3795 Sayılı yasa fen adamlarının yetki ve mesleki tanımlarını tarif eden en temel yasalardan biridir. Bu yasa Teknisyen, Tekniker ve Teknik Öğretmen gibi unvan sahiplerinin bu ünvanları nasıl elde edecekleri ve hangi yetkileri olduğunu açıklığa kavuşturur. Bu ve bu yasaya paralel kanun maddelerinde belirtildiği üzere bir kişinin kendisine “teknisyen” diyebilmesi için mutlak suretle orta öğretim düzeyinde, ortaokulu bitirdikten sonra Meslek Lisesi, Teknik Lise, Anadolu Teknik Lisesi gibi bir mesleki liseden mezun olması ve diploma alması gerekmektedir. Yani en az bir meslek lisesi mezuniyeti kanunen teknisyen olmak için şarttır. Bu ünvanın kullanılması için böyle bir kanun olmasına rağmen ülkemizde teknik işlerle kısa süre uğraşmış hemen herkes kendine teknisyen dediği için maalesef ünvanın da mesleğin da saygınlığı kalmamıştır. Gerçekten bu ünvanı kullanmaya hak kazanmış kişilerin kayıt olabileceği teknisyen odaları mevcuttur. Hem de hemen hemen her alanda. Elektrik Teknisyenleri Odaları, Telekomünikasyon Teknisyenleri Odası, Soğutma Teknisyenleri Odası gibi bir çok oda teknisyenlik mesleğinin icra edilmesi için kayıt yapmak üzere gerçek teknisyenleri beklemektedir. Üstelik Teknisyenlik ünvanına sahip kişilerin yasa gereği meslek dalına göre tıpkı mühendisler gibi belli çaptaki projelere imza atma, projeleri yönetme, şantiye şefliği gibi görevler alabileceğini de yeniden hatırlatmakta yarar var.

Teknisyenlik konusunun saygınlığına teknisyenin inanması ve mesleğine, ünvanına sahip çıkması şarttır. Eğer birinin kartvizitinde teknisyen yazıyorsa, biri kendini teknisyen olarak tanıtıyorsa hangi mesleki teknik okuldan mezun olduğunu mutlaka sormak gerekir. Eğer böyle bir eğitimi yoksa teknisyen ünvanını kullanamayacağı bariz bir şekilde kendisine söylemekten çekinmemek gerekir. Nasıl herkes kendine mühendis diyemezse, teknisyen de diyememelidir.

Gelelim aslında kimin hangi eğitimi alınca hangi ünvanı kullanabileceğine;

Eğer Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Okullarından birinde (Meslek Lisesi değil) 1 yıl eğitim aldı ise Çırak, 2 yıl eğitim aldı ise Kalfa, 3 Yıl eğitim ve sigortalı olarak 2 yıldan fazla o meslekte çalıştığını belgelerse kişi Usta ünvanını kullanmaya hak kazanır. Yani aslında ağzımızın alıştığı ve halk dilinde rahatlıkla kullandığımız bu ünvanlar bile kanuni bir düzene sahiptir. Usta, Kalfa ve Çırak olmak bile resmi bir eğitime, resmi bir belgeye dayandırılmak zorundadır.

Eğer Meslek Lisesi, mezunu ise Teknisyen ünvanı kazanılır. Endüstri Meslek Liselerinin ilk yılındaki not ortalamaları 70’in üzerinde ise başarılı öğrenciler daha çok matematik fen bilimleri gibi dersleri görebilmek için Teknik Liselerde okumaya hak kazanırlar. Bu okul öğrencileri daha analitik düşünmeye yönelik yetiştirilen teknisyenler olarak mezun olurlar. Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Liselerine ise OKS ve benzeri seviye sınavları sonucunda elde edilene başarıya göre Milli Eğitim Bakanlığı’nca başarı sırasına göre merkezi olarak yerleştirilirler. Yani Mesleki eğitimi tercihi bir yetenek, bir kabiliyet, bir alt yapı gerektirir. Eğer çocuk yeterince zeki değilse, üniversiteyi kazanamayacaksa bari meslek edinsin diye değil, tersine zeki ve kabiliyetli ise meslek liselerine yönlendirilmelidir. Maalesef geçmişte YÖK tarafından izlenen korkunç yanlış strateji yüzüne, eğitim işine siyaset girmesi yüzüne ülkemizin yılları ve gençleri heba edilmiştir. Bir önceki YÖK yönetimi döneminde de çok daha katı olarak devam ettirilen bu hata ; Meslek Lisesi mezunlarının önüne çıkarılan katsayı engelidir. Bu bir faciadır. Gençlerimiz istedikleri takdirde yüksek öğrenime devam edemeyeceklerini daha tercih etmeden, baştan bildikleri için önlerinin mezuniyet sonrası kesileceğini düşünerek mesleki eğitime yönelmemektedirler. Bu büyük hata ülkemizin gelecek 20 yılını yok edecek kadar köklü bir hatadır. Yeni YÖK yönetiminin mesleki eğitimin önünün açılacağı ve katsayı engelinin kaldırılacağına yönelik söylemleri dahi mesleki eğitime yönelimi yeniden artırmıştır. Bu heyecan verici gelişmelerin devam etmesi için derhal mesleki eğitimin önündeki katsayı engeli kaldırılmalıdır.

Gelelim “Tekniker” ünvanına. Bu ünvana sahip olmak için Mesleki ve Teknik Liselerden mezun olanlar alanlarında not ortalamalarına göre halen sınavsız olarak Yüksek Öğretim Kurumuna bağlı üniversitelerin Meslek Yüksek Okullarına geçebilmektedirler. Bu üniversitelere ÖSS sınavı ile de giriş yapılabilmektedir. Bu okullardan en az 2 yıl süreli teknik bölümlerden birinden eğitim alma ve diploma sahibi olma durumunda Tekniker ünvanını kullanmaya hak kazanılır. Kanun Tekniker ünvanının sadece Meslek Yüksek Okullarından mezun, Teknik Bilimler eğitimi almış kişilerce kullanılmasına izin vermektedir. Yeni düzenlemelerle Meslek Yüksek Okullarına giriş de sınavlı olacağı yetkililerce belirtilmektedir. Meslek Yüksek Okulu mezunu olanlar Dikey Geçiş Sınavı ile alanlarındaki lisans programlarına geçiş yapabilmektedirler. Burada da kontenjan azlığı nedeni ile gençlerimiz eğitimlerine devam edememektedirler. Acilen Dikey Geçiş kontenjanlarının artırılması, meslek lisesi ve üzerine meslek yüksek okulu eğitimi almış gençlerimizin lisans eğitimlerini tamamlayabilecekleri uygulamalı teknik bilimler fakülteleri, teknoloji fakülteleri açılmalı ve gençlerimiz temelden en üst düzeye kadar yaparak ve eğitimlerine devam ederek erişebilmelidir. Umudu körelmeden, geleceğe güvenle bakarak ülkenin geleceğini aydınlatmak eğitime yön verenlerin elindedir. Olabildiğince bu taleplerimizi seslendirmeli, toplumsal baskı oluşturulmalıdır. Bu vizyon ülkemiz için büyük yararlar sağlayacaktır. Ortaokul çağından yüksek lisans hatta doktora kadar eğitim alan, yapabilen, eğitimli uygulamacılar ile çağa ayak uydurmak ve kalkınmak çok daha mümkün olacaktır.

Mühendis, Teknik Öğretmen gibi ünvanlara sahip olmak için üniversitelerin mühendislik ve Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olmak şarttır.

Özetle ; bir mesleki ünvana sahip olmak kolay değildir. Eğer unvan için çok emek sarf edilmiş olduğu, emek verilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Her kademede mesleki eğitimliye saygı şarttır. Bu saygınlık doğal ve kanuni haktır. Bu saygınlık elde edildiğinde, gösterildiğinde mesleki alanda eğitim almış çok zeki, kabiliyetli, mucit, araştırmacı ve gelişime açık, dimağı açık teknisyenleri daha çok görmeye başlayacağız. Hepimizin üzerine bu görev düşmektedir. Hepimiz bu yatırımı yapmak zorundayız.

Gelişmiş olan ülkelerde, mesleki eğitim konusunda büyük mesafe kaydetmiş Amerika ve Avrupa’da “Teknisyen” olmak büyük bir saygınlık demektir. İyi bir teknisyen bir avukat, bir doktor kadar gelir elde edebilmektedir. İmzaları olmaksızın soğutucu akışkan, çevre ve insan sağlığına zarar verebilecek diğer mamuller kullanılamamaktadır. Ülkemizde de yeni Çevre Yönetmelikleri, Bayındırlık Bakanlığı’nın çıkardığı yeni yapı yönetmelikleri gibi kanuni yayınlarda teknisyenlik ünvanı sahiplerine bazı haklar tarif edilmeye başlanmıştır. Gelecekte hep beraber mesleki ve teknik eğitime talebin çok büyük oranda artacağını, bu ünvanlara erişmenin hiç de kolay olmayacağını, meslek liselerine girişlerin zorlaşacağını yaşayarak göreceğiz. Hem de kısa vadede. Eğer aileler çocuklarının geleceklerini düşünüyorsa, eğer ülkenin geleceğini düşünüyorsa, çocuklarının yetenekli ve zeki olduklarına inanıyorsa öncelikle mesleki ve teknik eğitime yönlendirmelidir. Mesleki eğitimin önündeki katsayı engeli gibi engeller kısa vadede kalkacaktır. Bu durumda yüksek okul, üniversite gibi eğitimleri de almak daha da mümkün hale gelecektir.

Gelelim yukarıda sözü edilen okulların yada eğitim süreçlerin hiçbirinden geçmeyen saygın, emektar teknik elemanlara. Bu kişiler normal lise, mesleki teknik niteliği olmayan üniversite, yüksek okul, yada ilk okul, orta okul mezunu olabilirler.  Peki bu tür emek veren teknik kişiler, mesleğinde uzmanlaşmış kişiler ne olacak? Bu sorunun da cevabını vermek artık çok daha kolaylaştı. Şöyle ki ; 2006 Yılı Ekim ayında 5544 sayılı kanun ile Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanunu meclisten geçti ve kanun haline geldi. Bu kanun ile MYK-Mesleki Yeterlilik Kurumu adlı, merkezi Ankara’da olan bir kurum kuruldu. Bu kurum öncelikle 25 meslek alanı belirlerdi ve belirli meslek alanlarında faaliyet gösteren teknik adamların mesleki yeterliliğinin ölçülmesine yönelik çalışmalar için kollarını sıvadı. Yani artık bir meslekte belirli sürede çalıştığını ve uzmanlaştığını düşünen herkes, bu alandaki uzmanlık düzeyini belgeleyebilecek. Bu düzeyin hangi ünvana karşılık geleceğine MYK karar verecek ve kişiler bu ünvanlarını kullanabilecekler. Hem de sadece Türkiye’de değil, tüm Avrupa ülkelerinde. Sistem Avrupa Birliği ile de akredite olarak çalışacak. Bu da ülkemiz için ve emektarlar için müjdeli bir haber. Her meslek elemanı alanı ile ilgili istediği düzeyde sınava girerek mesleki yeterliliğini belgeleme şansı bulacak.

 

Turhan KARAKAYA

Endüstri Yüksek Mühendisi-MBA, A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı, İşletmeci, Mekatronik Teknikeri, İklimlendirme&Soğutma Teknikeri

Kaynak: http://www.turhankarakaya.com.tr

 

 

 

 

 

 

 



2314 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

MESLEKİ TEKNİK EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ SORUNU; İMAJ - 10/01/2018
Neredeyse sektörlerdeki tüm yetkiler lisans ve üstü düzeydeki diploma sahiplerine verilmiş durumda. Diğer eğitimlerin ve diplomaların kıymetinin olmadığı anlayışı maalesef topluma yerleştirilmiş durumda.
DUYURU PANOSU
Radar Elektronik - Ankara
Takvim
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Hava Durumu
TİMBİR & BHA
Kurumumuz, TİMBİR üyesi ve BHA Abonesidir